İzmir Gezilecek Yerler

Nüfus: 4,168,415

Plaka: 35

Ege’nin İncisi

İzmir, Türkiye’nin en kalabalık üçüncü şehri. Her yıl İzmir Enternasyonal Fuarı’nı düzenleyen önemli bir fuar merkezi ve liman kentidir. Batısında Ege Denizi ve Ege Adaları, güneyinde Aydın, kuzeyinde Balıkesir, doğusunda ise Manisa vardır. İzmir’in batısında denizi, plajları ve termal merkezleriyle Çeşme Yarımadasına uzanır. Antik çağların en ünlü kentleri arasında yer alan Efes, Roma’nın imparatorluk devrinde dünyanın en büyük kentlerinden biriydi. Tüm İyonya kültürünün zenginliklerini bünyesinde barındıran Efes, yoğun sanatsal etkinliklerle de adını duyuruyordu. Bu maksatla da bu şehre “Güzel İzmir”, “Eski İzmir” ve “la Perle de l’Ionie” (İyonya’nın İncisi) deniyordu. İzmir, yatlar ve gemilerle çevrilmiş uzun ve dar bir körfezin başında yer almaktadır. Sahil boyunca palmiye, ağaçları ve geniş caddeler bulunmaktadır. İzmir Limanı, Mersin Limanı’ndan sonra Türkiye’nin en büyük limanıdır. Canlı ve kozmopolit bir şehir olan İzmir, uluslararası sanat festivalleri ve İzmir Enternasyonal Fuarı ile de önemli bir yer tutar. Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Ekonomi Üniversitesi gibi üniversiteler bulunmaktadır. Aslında İzmir yazısını çok önce yazmam gerekirdi. Çünkü, hem eşim İzmirli ve ben de İzmir’e yakın bir şehirde yaşadığımdan sürekli bir ayağım hep İzmir’deydi, ama şimdi kısmet oldu demek ki 🙂 Bu yüzden de İzmir’i ve İzmir insanlarını çok seviyorum. Hem geneli çok kibar, sıcak insanlardan oluşuyor, hem de modern, çağdaş, aydın düşünce ve Atatürkçü, Atatürk seven yoğun bir kesim var. Bunlarda büyük etken benim için.

İzmir Mutfağı:

Türkiye’nin zeytinlerinin yetiştiği Ege Bölgesi, zeytinyağlı yemekleri ve mezeleri ile ünlüdür. Ancak İzmir’in mutfak kültüründen bahsederken rafine bir mutfak kültüründen söz edemeyiz. Çünkü İzmir mutfağında Osmanlı yemek geleneklerinin yanı sıra, Musevi, Ermeni ve Rum lezzetleri de görülür. Öte yandan İzmir mutfağında İtalyan ve Fransız etkileri de hissedilir. Ege’nin lezzetli balıklarının yanı sıra, İzmir mutfağının en önemli özelliği otlar ve zeytinyağlı yemeklerdir. Deniz börülcesi, ıspanak, cibez otu, arapsaçı, ısırganotu gibi çeşitli otla yapılan salataları meşhurdur. Bunun yanında Tire köftesi ve boyozu ünlüdür.

Ve tabi ki meşhur Boyoz, İzmir kumru ve İzmir lokması. Boyoz yumurtayla yenen hamur işi hepsi gibi bu da ayrı bir lezzetli 🙂

İzmir Ulaşım:

İzmir’e kara,hava,deniz ve demiryolu ile ulaşılabilir. Hava yolu ile Adnan Menderes havalimanından Türkiye’nin ve dünyanın birçok noktasına uçak seferleri vardır. Demiryolu ile Basmane garından Tire, Ödemiş, Söke, Aydın, Nazilli, Denizli ‘ ye gün içerisinde karşılıklı tren seferleri düzenlenir. Alsancak garından ise Konya, Ankara, Eskişehir, Uşak , Balıkesir ‘ e tren seferleri vardır. Tüm toplu taşıma araçlarında bilet yerine geçen İzmirim Kart adlı elektronik bir kartla ulaşımınızı sağlayabilirsiniz. Otobüs hizmetleri Büyükşehir Belediyesi bünyesinde olan Eshot Genel Müdürlüğü ve İzulaş (İzmir Ulaşım) tarafından yapılmaktadır. Bornova ve Üçyol aktarma istasyonlarından otobüs, Halkapınar istasyonunda hem otobüs hem de banliyö (İZBAN A.Ş), Konak İstasyonunda ise hem otobüs hem de vapur bağlantısı vardır. 06-24 saatleri arasında hizmet veren metronun ortalama 7,5 dakika olan sefer aralığı vardır.

Vapurlar ve İskeleler: Karşıyaka ve Bostanlı ile Konak arasındaki sefer aralığı 20 dakikaya indirilmiş ve iskeleler yeniden düzenlenmiştir. Bostanlı, Karşıyaka, Bayraklı, Alsancak, Pasaport, Konak, Göztepe ve Üçkuyular olmak üzere 8 iskeleden sefer yapılmaktadır.

İzmir Gezilecek Yerler-Neler  yapılır?

Kemeraltı

Ticari faaliyetlerin yoğun şekilde yaşandığı semt ve çarşı. Çok da eski bir tarihi ve geçmişi vardır. 1744 yılında Hacı Beşir Ağa tarafından yaptırılan Kızlarağası Hanı vardır. Günümüzde Kemeraltı Çarşısı bu özelliğinden oldukça uzaklaşmış ve İzmir’in önemli bir alış veriş merkezi haline gelmiştir. Tonoz ve kubbeli bazı dükkânlar özelliğini korumuş olmalarına rağmen çoğunlukla modern iş merkezleri, mağazalar, kafeteryalar ve sinemalar burada toplanmıştır. Bunların yanı sıra Türk el sanatları örneklerini yansıtan seramiklere, çini panolara, ağaç eserlere, madeni eserlere, düz dokuma yaygıları ile halı ve kilimlerin satışının yapıldığı dükkânlar da burada bulunmaktadır.

Saat Kulesi

1876’da tahta çıkan II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılını kutlamak için 1901’de mimar Raymond Charles Péré’ye yaptırılmıştır. Şadırvan anlayışında tasarlanmış dairesel esas etrafında dört çeşmesi vardır ve kolonlar Kuzey Afrika temasını taşır. Kulenin saati Alman İmparatoru II. Wilhelm’in hediyesidir. Saat kurulduğu günden bu yana yalnızca bir kere durmuştur. 5.2 şiddetindeki 1974 İzmir Depremi sırasında hasar alan kulenin saat kadranları üzerindeki son kat yıkılmış ve saat depremin oluş saati olan 02:04’te durmuştur. İki yıl içerisindeyse kule onarılmış ve saat tekrar çalışır vaziyete getirilmiştir. Saati günümüzde halen çalışır haldedir.

İzmir Enternasyonal Fuarı

Her yılın Eylül ayında İzmir’in kurtuluş günü olan 9 Eylül’ü içine alacak 10 günlük bir zaman dilimi içinde düzenlenen Türkiye’nin en köklü, en tanınmış ve en kapsamlı fuarıdır. Bölge ve ülke ekonomisine büyük katkısı olan İzmir Enternasyonal Fuarı, böylece Türkiye’nin “dünyaya açılan penceresi” sloganıyla ülke tanıtımında ve ikili ticari ilişkilerin gelişmesinde önemli bir işlev üstlenmektedir. Artik eski ilgiyi pek görmüyor, eskiden daha iyi olduğu söylenir. Şimdi pek aynı tad yokmuş sanırım. Fuar zamanı dışında, köpeğinizi çimlere salabileceğiz, hafta içi sabahları güzel koşu parkurunda koşabileceğiniz, izmir tenis klubü ve golf klubünü içinde barındıran, Luna parkı ve oyun alanı gibi yerlerin bulunduğu, tüyap lara ve bilumum diğer fuarlara ev sahipliği yapan alan.

Tarihi Asansör

Biri diğerinden 58m. yüksekte olan Mithatpaşa Caddesi ile, Şehit Nihatbey Caddesi’nin arasında işleyen iki asansörü barındıran asansör kulesidir. 1907 yılında Musevi işadamı “Nesim Levi (Bayraklıoğlu)” tarafından yaptırılan asansör, birinden diğerine 155 basamakla ulaşılan iki semt arasında hızlı ve kolay ulaşım sağlama amacıyla yaptırılmıştır. Günümüzde İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından eğlence, kültür ve dinlenme mekanı olarak kullanılır; kentin önemli bir turistik durağıdır. Günümüzde asansör çalışır durumda olup üst katı ise kafeterya ve küçük bir seyir balkonu ile hizmet vermektedir. Çıkarsanız bu balkondan Şahane İzmir manzarasıyla karşılaşırsınız.

Konak Pier

İzmir Konakta bulunan, Konak Pier, 1860 yılında döneminin dahisi olarak gösterilen ünlü mimar Gustave Eiffel tarafından tasarlandı. Adını verdiği Eiffel Kulesi ile tanınan mimar, binayı tamamen çelik konstrüksiyondan inşa etmiştir. Tarihi özelliği, yat limanı, sinema salonları ve restoranları, alışveriş merkezi ile Konak Pier yerli ve yabancı turistler için de bir cazibe merkezi.

Kordon Boyu

Konak Meydanı ile Alsancak arasında deniz boyunca insanların keyifle yürüyüş yapabilecekleri Kordon İzmir’in en önemli özelliklerinden biridir. Özellikle, hafta sonları ve akşamları faytonlarla geziler yapabilirsiniz. İzmir’in ünlü Kordon’u, günün her saatinde cıvıl cıvıl, capcanlı bir mekandır. Etrafında da cafeler, restaurantlar vardır. Ve güzel havalarda insanlar çimenlere oturup hem sohbet hemde güzel İzmir’in deniz manzarasını seyrediyolar.

Alsancak-Kıbrıs Şehitleri Caddesi

Cumhuriyet meydanından sonra kordon boyu uzanan kafelerin, alışveriş yapılacak mağazaların olduğu güzel bir mekandır Alsancak. Gündüz alışveriş keyfini çıkarın akşam Deniz manzarası eşliğinde gün batımını seyrederken ister balık, isterseniz dilediğinizi yiyerek keyif yapabileceğiniz güzel bir yerdir. Bir çok mağazalar, restaurantlar, barlar, cafeler bulunmaktadır. Çok hareketli ve keyifli bir yerdir.

Teleferik

İzmir Teleferik Tesisi Balçova’da İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin hemen karşısında. İzmir merkezden ulaşım da yaklaşık 20 dk sürüyor. Buraya otobüsle de gelebilirsiniz. İzmir Balçova Teleferik için 10:00-21:00 arası bilet satışı yapılıyor. 10:00-:22:30 arası da teleferik hizmet veriyor. İşletme pazartesi günleri kapalı. 0-5 yaş arası da ücretsiz. Yukarı çıktığınızda seyir terasından İzmir’i mutlaka fotoğraflayın. Sonra arkanızı dönüp yol üzerinde ilerlemeye başlayın. İşte o zaman sağlı sollu banklar, cafeler var.  Yolun sonun da et evi isminde bir marketle karşılaşacaksınız. Bu markette yan taraftan girip ekmeğinizi, hazır doğranmış salatanızı, paketlenmiş halde bardak, çatal, tabak setinizi alıyorsunuz, içeceklerinizi de aldıktan sonra etinizi seçiyorsunuz. Kasada aldıklarınızla beraber bir de mangal rica ederek çok makul bir ücret ödeyerek dışarı çıkıp seçtiğiniz masaya yerleşiyorsunuz.

Efes Antik Kenti

Efes (Yunanca: Ephesos), Anadolu’nun batı kıyısında, İzmir ilinin Selçuk ilçesi sınırları içerisinde bulunan, daha sonra önemli bir Roma kenti olan antik bir Yunan kentiydi. Klasik Yunan döneminde İyonya’nın on iki şehrinden biriydi. Kuruluşu Cilalı Taş Devri MÖ 6000 yıllarına dayanır. 1994’te UNESCO tarafından Dünya Mirası Geçici Listesi’ne dahil edilen Efes, 2015’te ise Dünya Mirası olarak tescil edildi. Efes antik kentinde her adımda tarih ve sanat var. Her yapı bize kalabilen hali ile dahi muhteşem. Sadece bir kez görmekle de yetinilmemeli ve belirli aralıklarla tekrar görülmeli çünkü çalışmalar devam ediyor ve her gidişinizde yeni şeyler görmek mümkün. Helenistik dönemden günümüze ulaşan bu şehir zaman zaman büyük depremler görmüş yıkılmış ve yeniden inşa edilmiştir. Menderes nehrinin getirdiği alüvyonlardan dolayı liman kenti özelliğini yitirmiştir. Efes gezi alanı olarak 2 km alanda yer almaktadır. Günümüzde Efes harabelerinin %15 i gün ışığına çıkartılmıştır. Eskiden sahip oldugu gerek ticari gerek politik onemi disinda Efes, Artemis Tapinagi`na da ev sahipligi yapması dolayısıyla yurdumuz icin onemi oldukca buyuktur. Bilim, sanat ve kultur alanlarinda bircok unlunun yetistigi yer olan Efes, ayni zamanda hristiyanligin yayildigi ilk yer olmasi sebebiyle bugun Hristiyanlar tarafindan Hac Yeri olarak benimsenmistir.

Artemis Tapinagi: Dünyanın yedi harikasından biri olan Artemis Tapınağı, antik dünyanın mermerden inşa edilmiş ilk tapınağı olup temelleri MÖ 7. yüzyıla kadar gitmektedir. Tanrıça Artemis’e ithafen Lidya kralı Croesus tarafından yaptırılan yapı, Yunan bir mimar tarafından tasarlanmış ve dönemin en büyük heykeltıraşları tarafından yapılmış olan cesitli bronz heykellerle süslenmiş. Büyüklüğü 130 x 68 metre ve ön cephesi diğer Artemis (Ana Tanrıça) tapınakları gibi batıya dönüktür. Tapınak hem bir pazaryeri, hem de bir dini müessese olarak kullanılıyormus. Artemis Tapınağı M.Ö. 356’da adını ölümsüzleştirmek isteyen Herostratus adlı bir Yunanlı tarafından yakılmis. Aynı gece Büyük İskender doğmuş. Büyük İskender Anadolu’yu fethettiğinde Artemis Tapınağı’nın yeniden yapılması için yardım teklif etmiş fakat reddedilmiş. Tapınaktan günümüze sadece birkaç mermer blok kalmıştır.

Celsus Kütüphanesi: Roma dönemi yapılarının en güzellerinden birisi olan yapı hem kütüphane, hem de mezar anıtı görevini üstlenmiştir. 106 yılında Efes valisi olan Celsus ölünce, oğlu kütüphaneyi babasının adına mezar anıtı olarak yaptırmıştır. Celsus’un lahdi kütüphanenin batı duvarı altındadır. Cephesi 1970-1980 yılları arasında restore edilmiştir. Kütüphanede kitap ruloları, duvarlardaki nişlerde saklanıyordu.

Efes Antik Tiyatro: Panayırdağ’ın batı yamacına kurulmuş olan Efes Antik Kenti Büyük tiyatro, liman yönü olan batıya bakmaktadır. Böylece şehrin en büyük yapısı gemi ile gelen ziyaretçiler tarafından çok uzaktan görülebilmektedir. Helenistik dönemde yamacın doğal kaya yapısı altyapı olarak kullanılarak inşa edilmiştir. 24000 oturma kapasitesi ile Hellenistik dönemde inşa edilen Efes Antik Tiyatro’su, Efes Harabeleri’nin en göz kamaştıran kısımlarından biridir. Tiyatro aynı zamanda Efes Harabeleri’nin en iyi korunmuş ve 150 metrelik çapıyla en büyük alanıdır. Roma İmparatorluğu döneminde bu tiyatroda pek çok gladyatör savaşı gerçekleşmiş. Yapı tiyatro gösterilerinin ve gladyatör mücadelelerinin dışında sayısız toplantıya da hizmet etmiş. Bizans döneminde sahne binasının bir kısmı şehir surlarına eklenip gözetleme kulesi olarak kullanılmaya başlandığında işlevini yitirmiştir.

Meryem Ana Evi: Bülbüldağı’nda Hz. İsa’nın annesi Meryem’in son yıllarını St. John ile birlikte geçirdiğine inanılan kilisedir. Hıristiyanlar için hac yeridir ve bazı papalar tarafından da ziyaret edilmiştir. Meryem’in burada öldüğü mezarının da Bülbüldağı’nda olduğu düşünülmesine karşın Kitab-ı Mukaddes’de anlatıldığı gibi Meryem’in mezarınin Mersin ilcesi olan Silifke’de olduğuna inanılmaktadır.

Yedi Uyuyanlar Mağarası (Ashab-i Kehf): Bizans döneminde mezar kilisesi haline getirilmiş olan bu yer, putperestlerin zulmünden kaçan yedi Hristiyan gencin Panayır Dağı eteklerinde sığındıklari mağaradir. Dünya üzerinde ilgili mağaranın kendi sınırları içinde olduğunu iddia eden 33 kent olmasına karşın Hristiyan kaynaklarının çoğuna göre kent hristiyanlarca kutsal sayılan Efes’tir. Türkiye’de Yedi Uyuyanlar Mağarası olarak en çok bilinen ve ziyaret edilen mağara ise dönemin önemli bir merkezi ve St. Paul’ün doğum yeri olan Tarsus’takidir. Efes`te 1927-1928 yılları arasında yapilan bir kazı sonucunda 5. ve 6. yüzyıla ait olan mezarlar bulunmuştur. Yedi Uyuyanlar’a ithaf edilmiş yazıtlar hem mezarlarda hem de kilise duvarlarında bulunmaktadır.

St. John Kalesi: Efes bölgesinin en yüksek noktası olan bu kalede cam ve su sarnıçları bulunmaktadır. Ayrıca St. John Kilisesi’nin bulunduğu bu tepe Efes Antik şehrinin ilk yerleşim bölgesidir.

Seyirtepe

Panaroma Restauranttır. Bayraklı semtindedir. Hem bütün izmir ayaklarınızın altında hem de lezzetli yemekler yiyebilirsiniz. Gecesi ayrı güzel gündüzü ayrı.

Şirince

Rum telaffuzundaKirkice, Kirkince ve nihayet Çirkince gibi biçimler alan bu ad, Cumhuriyet’in ilk yıllarında dönemin İzmir valisi Kazım Dirik’in talimatıyla Şirince şeklinde resmîleştirilmiştir. Adı gibi şipşirin evleri, Kilisesi, müthiş yemekleriyle ve şarabları, üzüm bağlarıyla aklınızı başınızdan alacak. Çok tatlı bir yer.

Urla

İzmir il merkezine 35 km uzaklıkta bir ilçe. Manzaralı cafeleri, yelkenli teknelerle dolu limanı, çok leziz balıkların bulunduğu restoranları, gittiniz mi dönmek istemeyeceğiniz kadar güzel ve canlı, ister bisiklet kiralayıp isterseniz de yürüyerek keşfedilmeyi bekliyor.

Çeşme-Alaçatı-Ilıca

Çeşme ile İzmir arası 90 kilometredir. Çeşme yöresi, 11. yüzyıl sonlarında büyük Türk denizcisi Çaka Bey ile Türk egemenliğiyle tanışmıştır. Osmanlı egemenliğine geçişi, 14. yüzyıl sonlarındadır. En çarpıcı Osmanlı eserlerinden biri burada bulunan Çeşme Kalesi’dir. 2 km’ye yakın uzunluktaki geniş ve beyaz kumlu plajları, nitelikli konaklama tesisleri ve termal olanaklarıyla Çeşme popüler bir turizm merkezidir. Denizin içinden kaynayan sıcak termal sular, Ilıca plajını ve yöredeki diğer plajları büyük birer termal havuz haline getirir. Çeşme plajlarının ve özellikle Ilıca plajının en önemli özelliklerinden biri de, kıyıdan denize doğru yaklaşık yüz metrelik bir şeridin insan boyunu geçmeyecek derinlikte olmasıdır. Özellikle termal kaynaklarla beslenen sığ sularda, ultraviyole ışınlarının insan sağlığına çok daha fazla yararlı olduğu bilimsel bulgularla kesinleşmiştir. Aslında, Çeşme gezilecek yerler açısından 3 farklı bölgeye ayrılmış diyebiliriz. Çeşme Alaçatı bölgesi, Çeşme Ilıca bölgesi ve çeşme şehir merkezi marina bölgesi olarak. Çeşme Alaçatı, Çeşmeye tatile gidenlerin en çok hayran kaldıkları yerdir. Gündüzleri boş olan Alaçatı da akşamları adım atacak yer yoktur. Gece geç saatlere kadar bu kalabalık devam etmektedir. Alaçatıda dar sokaklarda bulunan küçük dükkanlar, küçük restoranlar, küçük butik oteller sizi adeta Yunan adalarında veya İtalya sahillerinde hissettirmektedir. Alaçatı plajı Alaçatı merkezine 15 dakika mesafede bulunan ve dünyanın en ünlü sörf plajlarından birisidir. Burası konum itibariyle rüzgar sörfü yapanlar için çok uygundur. Alaçatı plajında daha önce hiç rüzgar sörfü yapmamış olanlar içinde bir çok sörf okulu ve eğitmeni mevcuttur. Çeşme Ilıca, Plajı Çeşmenin en geniş ve en kalabalık olan plajıdır. Çeşme ılıca gündüzleri ılıca plajının kalabalığı yüzünden hareketli bir bölgedir. Ilıca plajı çevresinde bir çok farklı konaklama imkanı vardır. Ilıca bölgesi çeşmenin otellerinin en yoğun olduğu bölgedir. Çeşmenin en büyük ve eski otellerinden bir tanesi olan Çeşme Sheraton otelide ılıca plajının hemen kenarındadır. Çeşmede konaklama açısından en rahat otel bulunabilecek yer Ilıca bölgesidir. Çeşme ılıcada sahil kenarı boyunca Çeşmenin en ünlü yiyeceği olan kumruyu yiyebileceğiniz bir çok restoran cafe vardır. İzmir kumrunun en lezzetli yapıldığı yerlerin buralar olduğu söylenir. Çeşme merkezinde, hemen hemen her tatil yerinde bulunan araba girmeyen sadece yaya trafiğine açık olan yolun iki tarafında alışveriş yerlerinin, restoranların ve hediyelik eşya dükkanlarının olduğu bir cadde vardır. Bu caddenin sonunda sizi sahile bağlar. Çeşme sahilinde Çeşme kalesi ve akşamları çok kalabalık olan Çeşme marina vardır. Çeşme Marina içinde bir çok restoran vardır. Bu restoranların bir çoğu balık restoranıdır. Çeşme Marina bölgesi Çeşmede mutlaka görülmesi gereken yerler arasındadır.

Keyfi Not: Eeeee daha ne olsun gidin görün gezin, hatta yaşayın 🙂 yaşanılıcak şehirdir İzmir 🙂 Bu blogu yazarken baya yoruldum, ama çok da özlediğimi yine farkettim. Eminim sizde okurken yorulucaksınız 😀 Umarım faydalı olur…