3 günlük Londra gezisi yazısını ayrıntılı şekilde yazıcağımı belirtmiştim bir önceki yazımda. İlk olarak Londra’nın en önemli simgesi diyebilirim Tower Bridge için. Gerçekten çok etkileyici ve muhteşem bir köprü. Sürekli bakasınız geliyor:) Evet bütün ihtişamıyla karşımızdaydı kanlı kule. Thames nehri üzerinde yer alan Tower Bridge 1894 yılında kullanıma açılmıştır. Dünyanın en tanınmış köprülerden biridir. Gerçekten de İngiltere’yi tanımlayan en güzel bir yapı diyebilirim. Yani ülkenin kraliyetine yakışır bir ihtişamı ve mimarisi var. O yıllarda böyle yapıların olması ve yüzyıllarca ayakta dimdik durması gerçekten şaşırtıcı. Köprünün inşası 1886 yılında başlamış ve 8 yıl sürmüş. Ayrıca Köprülerin arası kanat halinde açılıp kapanabiliyor.
Köprü kulesinin en üst katına çıkılabilinir tabi bilet alarak. Kulenin en üst katında Londra manzarası izleyebilir ve sinema salonu varmış ve orada köprünün mimarisi ile mühendisinin konuşmaları izletiliyormuş ve sergi halinde köprünün resimleri dünyadaki köprüler varmış duyumlarımıza göre biz çıkmadık. Tower Bridge, mimar Horace Jones ve John Wolfe Barry tarafından tasarlanmış. 265 metre uzunluğundaki köprünün inşaatında 450 işçi çalışmıştır.
Köprünün üstünden geçtik. Gerçekten üstünde yürümekte ayrı bir keyif. Karşısında city hall ve the shard. Daha da karışısında diğer iş merkezleri ve kuleler. Manzara burdan cidden harika. Çok güzel resimler çekilicek yerler.
Deniz araçlarının geçmesi için bazı zamanlarda kanatları açılabilen köprülere baskül köprü denirmiş ve Tower Bridge, dünyadaki en meşhur baskül köprü örneği. Bu kanatlarının açılması da turistik bir olay haline gelmiş (güzel görünüyor ama cidden). Açılma zamanlarını araştırın size uygunu varsa denk gelmişken izlersiniz.
Köprünün alt tarafında hediyelik eşya alabileceğiniz bir mağaza ve kule müzesi mevcuttur. Tower Bridge’in en yakınındaki turistik diğer bir yer de Tower of London’dır. Köprüye metro ile Circle ve District hatları ile ulaşmak mümkündür.
Keyfi Yazılarım 