Londra’nın göbeğinde hem de Oxford Street’te simit sarayı. Ne kadar mutlu oldum inanamazsınız. Hem çok gurur verici, hem de bizim gibi uzun bir süre simite hasretseniz çölde su bulmak gibi bişey sanırım 🙂 Tebrik ediyorum gerçekten simit sarayını…
İçeri girdiğimiz de gözümüz döndü resmen. Börek mi yesek, simit zaten yicez de nasıl yesek? Domatesli peynirli mi? Yoksa sade mi? 🙂 Gibi gibi bir süre sonra masayı donatmış bir şekilde oturduk 🙂

Ya ne kadar özlemişim anlatamam. Çok da güzel bir yoğunluk var. İşte bu güzel tatlarımızı daha çok tanıtmamız lazım. Bakıyorum burada ya Hint yemekleri, ya Tayland, ya da Çin. Çok yaygın bu tür yemekler. Zaten İngiliz mutfağı olmadığı için karışmışlar hep birbirlerine. Ama bizim bu kadar lezzetli yemeklerimiz varken; kebab çeşitlerimiz, pide-lahmacun, döner çeşitlerimiz, çiğ köfte, zeytinyağlı yemeklerimiz, tatlılarımız; baklava, künefe, güllaç ve daha bir çok tatlılarımız gibi daha sayamadığım o kadar çok lezzetli yemeklerimiz, tatlılarımız var ki, ama tanıtamıyoruz ve bilinmiyor malesef. Emin olun şu Hint olsun tayland olsun bu yemeklerin kat kat fazlası Türk mutfağı. Umarım Simit Sarayı gibi daha bir çok yer açılır. Gerçekten Simit Sarayının bu başarısını kutluyorum ve umarım daha da birçok yere açmaya devam ederler 🙂