Başkent: Madrid
Dil: İspanyolca
Nüfus: 7.061.748
Para Birimi: Euro


Kanarya adaları‘ndan sonra ki umarım bu linkteki yazımı okudunuz 🙂 Bilerek 20 saatlik rötarlı uçuş bularak Madrid’i de günübirlik görelim dedik ve Madrid’ ten İngiltere’ye geçtik. Yani günübirlik olmasına rağmen baya da yer gördük diyebilirim. Ben hep Madrid şehrini farklı olarak duyardım. Hani bizde ki İstanbul, Ankara kıyaslamaları, İspanya’da da Madrid, Barselona kıyaslamaları var. Madrid Ankara gibi Barselona ki bu yazımı da okuduğunuzu umuyorum 🙂 İstanbul benzetmelerini çok duydum. Ama Madrid’ i görünce çok çok şşaırdım ve doğru olmadığını gördüm 🙂 Çünkü Madrid o kadar hareketli canlı bir yer ki şehir resmen yaşıyor ve her yer çok kalabalıktı ya da cumartesi günü olduğundan mı bilmiyorum ama her yer bütün cafeler, restaurantlar insanlarla doluydu. Ve bir o kadar da çok iyi kafeler, restaurantlar, mekanlar var ki anlatamam.
İspanyol Iberia havayoluyla, Adolfo Suárez Madrid–Barajas Airport’a indik ve tabi ki eşimin hayali olan Real Madrid stadı santiago bernabeu ‘ya metro işaretini takip ederek Aeropuerto T4 durağından 8 no’lu N. Ministerios trenine doğru yol aldık 🙂

Tabelaları takip ederek ve telefondaki haritadan kolayca buluyoruz stadı. Ben daha devasa bişey bekliyordum ama normal şehir ortasında bizim Şükrü Saraçoğlu stadına benzettim ama tabi bu stadı geçmişi yaşanmışlıkları daha fazla. Bir sürü yılların şampiyonlukları, dünyaca ünlü yıldızları ve daha neler neleri var. Haftanın belli günleri ücretli gezebiliyosunuz. Biz stad önündeki gişelerden bilet alarak sanırım 2 saate falan tamamlamıştık. Stadın en tepesinden başlayarak aşağı doğru, oyuncuların soyunma odasına, vip yerler, yedek kulubesi, led tv lerle hazırlanan gösteriler, aldığı kupalar ki kupalarla doluydu :) gibi gibi bunun gibi bir sürü şey. Gayet de çok güzeldi herşey. Tabi böyle büyük bir kulüb olmasına rağmen yine de adamlar nasıl harika bu şekilde para kazanıyorlar bravo cidden. O kadar kalabalıktı ki bazı yerlerde zorlandık. Hani resim çekmelerde falan yürürken gibi. Ya en çok da Ronaldo’nun, Bale, Modric gibi futbolcuların soyunma odasındaki yerlerini görünce vaaayyyy diyosunuz demek ki buralarda oturup neler neler yaşanıyor acaba diye düşünüyosunuz :) Bu arada Modric’i hiç sevmem Avrupa maçında attığı o gol den sonra fena gıcık olmuştum ona.



Turkısh Airlines Real Madrid basketbol takımına Euroleague 2015 de sponsor olmuş kupa görünce çok hoşuma gitmişti 🙂
Şampiyonlar liginde aldığı kupalar. Sanırım doğru sayabildiysem 10 adet 🙂
Real Madrid’in Resmi Twitter hesabına anlık düşen twitleri gösteren teknoloji 🙂
En başında bahsettiğim stadyum hakkında daha devasa bekliyordum dememin sebebini bu resimden daha iyi anlıcaksınız çünkü sanırım böyle bir projeleri varmış ve bu şekil yapıcaklarmış. Zaten olması gereken de böyle bişeydi koskaca Real Madrid yani insan şaşırıyor 🙂
Sakatlandıklarında getirildikleri yer.
Son olarak futbolcular burdan sahaya çıkıyorlar. Bizde buradan çıkıp Madrid gezimize devam ettik. Stadyum yakınında ki metroya binerek merkeze doğru gittik. Madrid gerçekten çok canlı bir yer. Hiç böyle beklemiyordum. Hani daha durgun bir şehir bilirdim ama çok yanlış biliyormuşum. Her taraf cafe, restaurant ve insanlar abartısız gece 1-2 ye kadar dışarlardaydı hatta o saatlerde havaalanına döndük daha geç bile kalıyorlardır diye düşünüyorum. Bu arada hep benzetmişimdir İspanyol insanları aşırı bizlere benziyorlar. Hareketler, konuşma tarzları, davranışlar ya ne biliyim çok benzettim. Madrid’de ki binaların yapıları bazı sokaklar falan hep diyorum çok benziyorlar. Neyse biliyorum yine çenem düştü 🙂 Yani sonuç olarak 1 güne sıkıştırmamıza rağmen baya gezdik, gördük ve çok keyif aldık. Madrid tekrar gidiceğim şehirler listesine girdi bile 🙂




Umarım sıkılmamışsınızdır… Bir başka gezi yazısıyla görüşmek üzere 🙂 Hoşçakalın 🙂
2 thoughts