Haftasonu Paris Gezisi

img_0596

img_0597

Nüfus:  2.181.371

Dil: Fransızca

Para Birimi: Euro

img_0999

Yine en sevdiğimiz şeyi yaptık ve haftasonunu değerlendirip Paris’e gidelim dedik. Sen Nehri’nin üzerine, Paris Havzası’nın ortasına kurulmuştur. Moda ve lüksün dünya başkenti olan Paris, “Işık Şehir” (Ville Lumière) diye de anılmaktadır. Paris şehrinin özlü sözü Latince “Fluctuat nec mergitur” yani “Sallanır ama batmaz”. Paris, II. Dünya Savaşı’nda, 14 Haziran 1940 tarihinde, Alman ordusu tarafından işgal edildi. 25 Ağustos 1944 günü, şehir Fransızların 2. Zırhlı Tümeni ve (Amerika Birleşik Devletleri Ordusu) tarafından kurtarıldı.

Paris’te iki havaalanı vardır. Birisi Orly, diğeri Charles de Gaulle Airport. Biz gidiş-dönüş Charles de Gaulle havaalanını kullandık. Valiz falan olmadığından sadece sırt çantasıyla rahattık. O yüzden direk pasaporttan çıkıp neyle gideceğimize yöneldik ve otobüs tabelasını gördük turist danışmanın orada. Ayrıca turist danışmadan alıyorsunuz şehire giden otobüs biletini. Sanırım kişi başı 12 Euro ydu. Sağ taraftaki kapılardan kapı 11 den otobüse binip merkeze vardık. 1 saat falan sürdü hemde görerek gittik her yeri. Aslında en çok da metroyu bu yüzden tercih etmedik. Yer altında dolaşmaktan hiçbir yeri göremiyorsunuz.

fullsizerender

img_3490Paris yazıma başlamadan ilk önce şunu belirtiyim Fransa yani Paris  bilindiği üzere sanat, tarih ve edebiyatıyla da çok ünlüdür. Bu yüzden bu seferlik buradaki gezimiz sanatsal olamadı diyebilirim. Çünkü 2 günlük ve zaman kısıtlı. İlk defa gideceğimizden yüzeysel belli başlı yerlere gitmek istedik. Şuna da emin oldum Paris kesinlikle bir kere gelinecek yer değil! Birçok kez geliriz diye sanatsal ve ayrıntılı geziyi sonralara bıraktık. Evet bu konuyu da netleştirdiğimize göre başlayabiliriz😊

Notre Dame Katedrali (Cathédrale Notre Dame de Paris)

ilk rota olarak Notre dame katedralini seçmiştik. Sein Nehri’nin ortasında Fransız gotik mimarisinin en güzide örneği. Meryem Ana’ya adanarak yapılmış bu katedral. Bu katedral Paris’in sembollerinden biri haline gelmiştir. 19. yüzyılın başlarında yıkılma kararı alınan katedralin kurtarılması için ünlü Fransız yazar Victor Hugo “Notre Dame’ın Kamburu” adlı romanı yazmıştır. Halkın da desteğiyle yıkılmaktan kurtulmuştur. Turistler açısından çok popüler bir yerdir ve kapısında uzun kuyruklar gördük.

img_0206

img_0222

Pont Des Arts(Sanat Köprüsü)

1981-1984 yılları arasında yapılmış Sen Nehri üzerindeki küçük bir köprü. Köprünün önemi, 2008 yılından beri aşıkların korkuluklarına kilit takıp anahtarı nehire atmaya başlaması. Ancak belediye ağırlıktan dolayı köprünün yıkılma tehlikesi olduğundan kilitleri kaldırmış. O yüzden üzerinde kilit yok resmin malesef.

Pont des Arts, Paris, France

img_0718

Louvre Müzesi (Musée du Louvre)

Sanat Köprüsü’nden geçip sola dönüp 100metre falan yürüdüğünüzde sağda göreceksiniz. Buradan içeri girdiğinizde büyük bir meydan karşınıza çıkacak. Bu büyük meydan Louvre Müzesi’nin olduğu Place du Carrousel(Atlıkarınca Meydanı). Meydanda Louvre Müzesi ve Napoleon’un aynı yıl zaferini simgelemesi için dizayn ettirdiği Zafer Takı’ların diğeri(Fransızca adı: Arc de Triomphe du Carrousel) yer alıyor. Meydandaki yapı olan Louvre Müzesi, 1793 yılında Fransa’da açılan ilk devlet müzesi ve dünyada en çok ziyaret edilen sanat müzesi ünvanını taşıyor. Leonardo Da Vinci’nin ünlü resmi Mona Lisa Louvre Müzesi’nde. Hani bu müzeyi gezmek ciddi zaman alıyor müzeye giriş meydandaki piramitin altından yapılıyor.

img_0342

img_0759

img_0337
Lauvre Müzesi karşısı zafer takı

Concorde Meydanı (Place de la Concorde)

Şanzelize Caddesinin başında olan meydanın adıdır. Bordeaux şehrinin Quinconces Meydanından sonra Fransa’nın ikinci en büyük meydanıdır. Bu meydanın ortasında 23 metre uzunluğunda yapılmış olan Luksor adında Mısır dikilitaşı vardır. Meydanın diğer bir önemi ise eskiden burada idamlar yapılıyor olmasıymış. Kavalalı Mehmet Ali Paşa, 3300 yıllık dikilitaştan birini hediye olarak Fransa’ya göndermek istemiş. 1832 yılının Ağustos ayında Fransız gemisi İskenderiye’ye gelip dikilitaşı alarak 1833 yılında Paris’e getirmiş ve 3 yıl sonra Kral Louis Philippe tarafından Concorde Meydanı’ndaki yerine yerleştirilmiş. Orjinalinde dikilitaşın üzerinde piramit bulunuyormuş ancak 6. yüzyılda çalındığı düşünülüyor. 1998 yılında Fransa tarafından piramit yeniden yapılarak dikilitaşa eklenmiş. Dikili taşın karşısında bir de dönme dolap var.

img_0493
Concorde Meydanı
img_3574
Luksor Dikilitaşı

La Grande Roue Dönme Dolap

1900 senesinde inşa edilmiş olan 100 metre yüksekliğinde bir dönme dolaptır. 1980’lere kadar dünyanın en büyük dönme dolabı unvanını korumuştur. Concorde meydanında yer alır.

img_3580

img_0467

Şanzelize Caddesi (Champs-Élysées)

Adını Yunan mitolojisinde cennet olarak gösterilen Elysion ovalarından almıştır. Paris’in hatta dünyanın en ünlü caddelerinden. Cadde çok uzun ve çok geniş. Dünyaca ünlü lüks ve ünlü markaların mağazaları bu caddede. Cadde, yukarı doğru çıkarsanız sizi Zafer Takı’na, aşağı doğru inerseniz sizi Concorde Meydanı’na çıkarır. Biz ordayken noelin yaklaşması sebebiyle noel köyü diye boyunca etkinlik düzenlemişler. Karşılıklı birçok hediyelik eşyalar, yeme-içme yerleri, Fransa’ya özgü geleneksel peyniri şarabı ve özellikle sıcak şarabı vardı. Keyifli anlardı. Gerçekten güzel bir cadde sevdik. Zafer Takı’dan aşağıya doğru yürüdüğünüzde ünlü mağazalar, restaurantlar ve caféler görürsünüz.

img_0720

img_0722

img_1157

img_1152

img_1148
Fransızların meşhur salyangozu. Hiç tarzım ve tercihim değildir!
img_1149
Sıcak şarap

Eyfel Kulesi (Tour Eiffel)

İlk önce Eyfel in manzarası olan Place du Trocadero ya  çıktık. Oradan Eyfel kulesi muhteşem görünüyor. Gece görelim dedik. Gündüzünüde 2. güne planladık. Gerçekten devasa büyüklükte ve çok çok güzel. Her 1 saatte bir ışık gösterisi yapılıyor. Tabi asansörle yukarı çıkılıyor. Hava çok kötü olduğundan ve bulutlarla kaplı olduğu için çıkmak istemedik çünkü manzara pek de iyi olmazdı. Bunu da bir daha ki sefere sakladık😊  Eyfel, İsmini inşa ettiren firma olan Gustave Eiffel’den alır. 324 metre uzunluğunda, 124 metre enindeymiş. Dünya da simge haline gelmiştir. Ve turistler için cazibe merkezi olmuştur. 2002 yılında toplam ziyaretçi sayısı 200 milyona ulaşmıştır. Eyfel Kulesi 1887 ile 1889 yılları arasında Gustave Eiffel’in firması tarafından, Fransız Devrimi’nin 100. yıl kutlamaları çerçevesinde düzenlenen Expo 1889 Paris fuarının giriş kapısı olarak inşa edilmiştir. 3.000 işçi 26 ay boyunca 18.038 adet demir parçayı 2,5 milyon perçinle bir araya getirdi. Hiç ölüm vakası yaşanmamış olması, o günün şartlarında şaşırtıcı bir durumdur. Bu arda Fransızlar Eyfel kulesinden hiç de haz etmezlermiş. Ancak kule, onu bir utanç lekesi olarak gören Paris halkının tepkisini de çekmiştir. Bazı sanatçılar devasa bir sokak lambasına benzetirken, bir fabrika bacası gibi Paris’in görsel itibarını zedeleyeceğini ileri sürmüşlerdir. Böylelikle devrin sanatçı ve edebiyatçı çevresinde bir kampanya başlatılmış, bu kampanya süresince ünlü sanatçıların imzaladığı bildiriler dağıtılmıştır. Bugün ise Eyfel Kulesi, Dünya’nın en güzel mimari yapılarından biri olarak kabul edilir. Parisliler onu Demir Bayan olarak adlandırırlar. İlk başlarda Eiffel, Kule’ye sadece 20 yıl için müsaade almıştı. Dolayısıyla, 1909 yılında kulenin sökülmesi gerekiyordu. Ancak kule, iletişim için çok uygun yüksekliğe ulaştığından ve yeni yüzyılda Atlantik ötesi haberleşmeye imkân tanıdığından, kalmasına izin verildi. Çok garip ve ironik bu yaşananlar😊 Nerden nereye utandıkları şeyden turistler üzerinden para kazanıyorlar hemde dünya da simge haline gel😄  Kapı önünde uzun kuyruklar oluşuyor. Uzun süre kuyruk beklememek için mutlaka önceden bilet almanızı tavsiye ederim. Zaten bu tarz yerlere gitmeden önce biletinizi online internet üzerinden almaya çalışın.  Bilet tipi olarak iki seçenek göreceksiniz; Lift entrance ticket with access to the Summit : İlk önce asansörle Eyfel’in 2.katına çıkıyorsunuz. Daha sonra tekrar sıraya girip, 2. asansörle kulenin en üst noktasına çıkıyorsunuz.
Lift entrance ticket with access to 2nd floor : Sadece Eyfel’in 2.katına çıkabiliyorsunuz. Fiyatlar kişi başı 14.50 Euro. Eyfel Kulesi’nin internet sitesine ulaşmak ve bilet almak için lütfen tıklayın

img_3584
Placa de Trocadero

img_3600

img_3601

img_3608

img_3615

img_0785

img_0822

Lüksemburg Bahçesi (Jardin du Luxembourg)

2. gün rota Lüksemburg bahçesiydi. Havuzun tam karşısında bulunan dev saray, aslında Palais du Luxembourg (Lüksemburg Sarayı) olarak inşa edilmiş, günümüzdeyse Fransız Senatosu olarak kullanılıyor. Zaten bu park da vaktiyle Lüksemburg Sarayı’nın bahçesiymiş… IV. Henri’nin dul eşi olan Marie de Medicis için 17. yüzyıl başlarında yaptırılmıştır. Saray, Marie de Medicis’e memleketi Floransa’yı hatırlatması için Floransa’daki Palazzo Pitti örnek alınarak yapılmıştır. Her ne kadar sarayın tamamlandığı 1631 yılında Marie çoktan sürgüne gönderilmiş olsa da Devrim’e kadar kraliyet sarayı olarak kullanılmıştır. Kışın verdiği etkile biraz soluktu tabi ki ama baya beğendim huzurlu bir yer. En çok sarayın karşısında ki ağaçlar ve onların simetrik bir biçimde olmasaydı.

img_3684

img_3704

img_3689

Saint Sulpice Kilisesi(Église Saint-Sulpice)

Paris’te Notre Dame Katedrali’nden sonra en büyük kilise. Kiliseye giriş ücretsiz.  Kilisenin önemli olmasında en önemli etkenlerden etken Da Vinci Şifresi filminde geçen gül çizgisinin Saint Sulpice Kilisesi’nden geçmesi. Paris’ten geçen bu çizginin dünyadaki ilk başlangıç meridyeni olduğuna dair inanış var. Bu kilise zaten lüksemburg bahçesinin aşağı kapısından çıkınca biraz yürüyüp alt tarafında kalıyor.

img_1140

Tekne turu

Bir şehri tanımak istiyorsanız yapılıcak en iyi şeylerden biri tekne turu yapmak. Hem tekneleri çok iyi hem de sein nehri çok uzun ve geniş olunca Fransız yapılarını daha rahat net görme fırsatınız oluyor. Nehir kenarında birçok tekne turları satan yerler var. Bu tarz kabinlerden bilet alıyorsunuz.

img_0983

img_0909

img_0921
Kırmızı bölmeden girip arkadan başka bir tekneye geçtik.

img_0949

Nerede Ne Yenir?

Paris aşırı pahalı olduğundan ve açıkcası Fransız mutfakları çok abartı geldiğinden çok da canım istemedi Fransız yemeklerini. İki sos döküp üzerine ufacık da bir et parçası koyup yok bu bilmem ne üzerinde döle bıdı bıdı hiç sevmiyorum böyle şeyleri. Ama tabi zevkler tatlar tercihler tartışılmaz bunlar benim düşüncelerim. İlk gün sabah tabi ki Boulangerie La Parisienne Fırın ama cafe tarzı bi yerde fransızların meşhur kruvasan yiyip kahve içtik. Pek bi fark yoktu ama daha hafif ve hoştu diyebilirim. Ve kapısında kuyruk vardı. Biz şanzelize caddesindeki cafe di Roma da İtalyan restauranında yedik. Gayet de lezzetliydi. 2. günde yine şanzelize caddesinde ki daha önce bahsettiğim noel köyünde bişeyler atıştırıp krep yiyip, sıcak şarap içtik.

img_0094
Boulangerie La Parisienne

2016-11-12-11-15-56-1

Ve artık gelelim olumlu-olumsuz eleştirilere :

Olumlu Eleştiriler:

  • Şehir gerçekten çok sanatsal, tarihi. Bu her yerinden belli ve hiç yeni bina göremedim diyebilirim. Hepsi eski ve tarihi binalar mimarileri çok yüksek ve kaliteli.
  • Eyfel kulesi ayrı bir güzel görülmeye değer.
  • Sanata, edebiyata, müzeye ilgisi olanlar için bulunmaz bir şehir.
  • Yürüyerek gezilebilecek şehir ve metrosu çok yaygın ve kolay.
  • Çok fazla turistik yerler var.
  • Çok şık restauranlar ve cafeler var.

Olumsuz eleştiriler:

  • Çok çok pahalı bir yer. Özellikle yeme-içme.
  • Çok büyük dil sorunu var. Fransızlar anlayamadım ama İngilizce konuşmuyorlar. Ve pek de turist canlısı değiller. Hatta duyduğuma göre turistleri pek sevmiyorlarmış. İlginç bi durum. Yani Fransızca bilmediğim halde ısrarla Fransızca konuşup o şekilde cevap veriyorlar.
  • Şehir cidden çok güzel ama kıştan mı bilmiyorum çok da sempatik gelmedi ama yine gidermiyim giderim özellikle yaz aylarında denemek istiyorum çünkü kışın çok soğuk ve yağmurlu pek bişey anlayamadım.
img_0410
Opera Binası
img_3736
Fransa Ulusal Meclisi

Hediyelik eşya olarak buzdolabı magnetinizi ve eyfel kulesi biblonuzu unutmayın 🙂

img_0147

Yararlanılan Kaynak: Wikipedia

Yazar: MaydanozBlogger

Keyfiyazılarım sitesi, birçok konuya değinen ama (bildiği konuları yazan ve bilmediği şeyler hakkında biliyomuş gibi davranmayan) İçeriğinde; Film-dizi, sosyal konular, gezi, sağlık, kullandığım ürünler, teknoloji, güzellik-makyaj, kadınca, yemek tarifleri gibi konuları barındıran site Ekim 2014 ‘de kurulmuştur. Ve bu süreç gittiğimiz yerlerin resimlerini çekmekle başladı. Çok klasik oldu değil mi🙂 Zaten fotograf çekmeye de farklı yerler görüp gezip seyahat etmeye çok ilgim vardı. Ayrıca farklı konularda ki düşüncelerimi dile getirmek ve herkesin okumasını istedim. Atatürkçü, espirili, bazen asabi, ekonomi ve siyasete ilgisi olan, ruh hali dalgalı, dünyayı ve yaşamı çözemeyen ve hiç çözemeyecek olan, spor yapmayı, fotoğraf çekmeyi seven, bisiklet binmeyi, kitap okumayı seven, film izlemeyi, yeni yerler görmeyi seven, garip ama gerçek İstanbul’u çok seven birisiyim. Soru, şikâyet ya da önerileriniz için aşağıdaki formdan ya da keyfiyazilarim@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. 📸 Instagram : looktravelpics 📺 YouTube : Sütlü Çay 🏡 about me : keyfiyazilarim

Yorum bırakın