İstanbul’da Görülmesi Gereken Yerler

1_resim

İstanbul bir kültür başkenti, dünyada iki kıtayı birleştiren, (asya ve avrupa’yı) birleştiren tek şehir ve dünyanın en büyük imparatorluklarına ev sahipliği yapan dünyanın ender yerlerinden biri. Binlerce farklı kültürler geçmiş gitmiş ama giderken de izlerini bırakmışlar. O kadar yaşayan bir şehir ki, o kadar görülecek gezilecek yerleri var ki. Hani klasik bir laf vardır ya o kadar yer gezdim ama İstanbul gibi bir şehre daha rastlamadım. Aynen o durumdayım bende😊 O kadar yer gezdim ki hala gezmekteyim İstanbul gibi bir şehire daha rastlamadım. Çoz fazla yaşama şansım olmadı belki ama biraz yaşadım. Ama gerçekten tadı damağımda kaldı. Ha evet birçok tatlılıklarının olduğu kadar acı yanları da var tabi ki. Çok kalabalık oluşu, trafik çok fena, multi kültür topluluğu, bir sürü farklı türden insanlar falan ama çok garip bir şekilde de çekiyor bu şehir seni. Yani en azından bende öyle oldu. Hayatta gitmem, yaşamam dediğim bu şehri o kadar çok sevdim ki, kokusu burnum da kaldı. Eee zaten bir de memleket hasreti, üstüne bir de İstanbul’u özle… Oooofff ooofff Neyse konuyu çok dağıttık dönelim. Şimdi gelin bu şehrin görülebilecek belli başlı yerlerini gezelim hadi😊

Sultanahmet Cami

Türkiye’nin ilk altı minareli Camii olan Sultan 1.Ahmet’in yaptırdığı Sultan Ahmet Camii Türkiye’nin ve İstanbul’un en önemli ve görkemli yapılarından biridir. Cami iç dekorasyonunda kullanılan beyaz, mavi ve yeşil renkli iznik çinilerinin mavi ağırlıklı görünümü sayesinde Sultan Ahmet Camii turistler tarafından “Blue Mosque” olarak adlandırılmıştır.

stanbulun-tarihi-camileri-e1442912852307

Ayasofya Cami Müzesi

Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’u fethettiğinde ilk cuma namazını kılmaya layık gördüğü camidir. 537 yılında tamamlanan ve İmparator Justinianos tarafından yaptırılan Ayasofya 916 yıl Bizans’ta kilise olarak kullanıldıktan sonra Fetih Sultan Mehmed’in İstanbul’u 1453’te fethinden itibaren 482 yıl cami olarak hizmet vermiştir. Günümüzde Müze olarak hizmet veren Ayasofya Müzesi bahçesi içerisinde birçok pahitaht mensubu ve padişah türbeleri de yer almaktadır.

ayasofya-camii-hd-resim

Topkapı Sarayı

İstanbul’un fethi sonrasında Fatih Sultan Mehmed’in İstanbul’a ve Osmanlı Devletine kattığı nadide eserlerdendir. 1460-1478 yılları arasında yapılan Topkapı Sarayı, Padişahların, Sultanların evi, devletin yönetim ve eğitim merkezidir. Şehzadeler burada eğitilir, Devlet de buradan yönetilirdi. Fatih Sultan Mehmed, “Yeni Saray” anlamına gelen Saray-ı Cedid adını vermişti bugünkü Topkapı Sarayına. Ancak, daha sonraları Sultan 1.Mahmud tarafından bizans surları yakınlarına yaptırılan ve önünde bulunan selam topları sebebiyle Topkapusu adındaki bu sahil sarayı bir yangınla tamamen kül olunca Saray-ı Cedid denilen Saray, Topkapı Sarayı adını almıştır. Saray içerisinde Harem, Avlular, Bahçeler, Köşkler, Saray çalışanlarına ve Devlet idaresinde ayrılan bölümlerden oluşmuştur. Sarayda Kutsal Emanetler, Padişah Silahları, Padişah Kıyafetleri, Saray Hazinesi, Mutfak Malzemeleri, Saraya hediye gelen yabancı devlet nişanları ve hediyeler ve Harem dairesi olarak sergilenmektedir. Saray Hazinesi bölümünün yıldızı ve dünyaca ünlü mücevher 86 karat ve çevresinde 49 elmas ile süslü Kaşıkçı Elması’dır. Osmanlıya gönderilen kutsal emanetler içerisinde, Kabe duvarındaki Hacer-ül Esved taşının da muhafazası, Hz. Musa’nın Asası, Hz. Davud’un kılıcı, Hz. Yusuf’un cübbesi, Hz. Fatmaya ait gömlek, hırka, seccade ve ashab-ı Kiram’a ait kılıçlar sergilenmektedir. İstanbul’u gezerken mutlaka uğramanız gereken yerler listesinde ilk sıralarda yer almalı. Topkapı Sarayına ulaşmak çok kolay, Ayasofya Müzesi’nin hemen yanından büyük bir kapıdan giriş yapmanız mümkün.
Eminönü’ne geldikten sonra ister yürüyerek 15 dk. ister tramvay ile 3-4 dk içinde gitmeniz mümkün.

404a663ce928fe9418af424fe62cc3f7

Yerebatan Sarnıcı

Yerebatan Sarnıcı Bizans İmparatoru Justinianus büyük sarayının su ihtiyacını karşılama için yaklaşık 10.000 metrekare’lik bir sarnıç M.S.542 yılında yapıldı. Günümüzde Yerebatan Sarnıcı çeşitli etkinliklere ev sahipliği yaparken bu etkinlikler büyüleyici atmosfer içerisinde geçiyor. Ürkütücü bir yapıya da sahip olan burayı mutlaka ama mutlaka görmeden gitmeyin. Ayrıca Tom Hanks’in İnferno filmine ev sahipliği yapmıştır.

03

Kız Kulesi

İstanbul’un can damarlarından dır kız kulesi. Ne kadar gerçek bilinmez ama çok meşhur da hikayesi vardır. Bizans imparatorunun bir kızı olur. İmparator buna çok sevinir ve kızının doğum gününü, ülkesinde bayram ilan eder. Her yıl, prensesin doğum günü bayramı görkemli bir şekilde kutlanır. İmparator, bilginlerinden, kızının tahta hazırlanması için eğitilmesini ister. Fakat bilginlerin en yaşlısı, imparatora, kızının on sekiz yaşına basmadan bir yılan tarafından sokularak öleceğini kehanet eder. Bunun üzerine imparator, denizin ortasındaki küçük bir adacık üzerinde yer alan kuleyi onararak kızını buraya yerleştirir. Böylece yıllar geçer. İmparatorun kızı on sekizine basmak üzeredir. Ancak, kaderin kaçınılmazlığını kanıtlarcasına, kuleye gönderilen üzüm sepetinden çıkan bir yılan, prensesin tenine süzülerek zehrini boşaltır. İmparator, kızının ölümüne çok üzülür ve kaderden kaçılamayacağını anlar. Kızı toprağa gömülürse, yılanlara yem olacağını düşünerek, prensesin cansız bedenini mumyalatıp pirinç bir tabuta koydurur. Tabutun da Ayasofya’nın yüksek duvarlarından birinin üstüne yerleştirilmesini emreder. Böylece, kızının hiç değilse ölüsünün yılanlardan korunacağını düşünür. Bugün, bu tabutun üstünde iki delik vardır. Yılanın, prensesi, ölümünden sonra da rahat bırakmadığı anlatılır. Hikaye çok hüzünlü ve sonu kötü bitenlerden. Rivayet böyle. Denizin ortasında yüzyıllardır Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı İmparatorluğu, Bizans ve Roma dönemlerini geçirmiş heybetiyle durur. Geçirdiği son restorasyon sonrasında Restoran ve Cafe olarak yerli yabancı ziyaretçilerine hizmet veriyor.

kiz-kulesi-5

Galata Kulesi

İstanbul’un simgelerindendir Galata kulesi.  Galata kulesi şu an özel bir şirket tarafından işletilmektedir. Galata Kulesi’nin ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmiyor. Galata Kulesi’nin M.S. sonra 507 yılında imparator Iustinianos zamanında yapıldığı aynı zamanda Cenevizliler tarafından İsa Kulesi, Bizanslılar tarafından Büyük Kule olarak anılan kuleye günümüzdeki şeklini, 1348 yılında Cenevizliler vermiştir. Balkondan İstanbul’u izlemenin keyfini çıkarın. Tarihi Galata Kulesi’nin üstünde bulunan restorantta yemek yiyebilirsiniz.

galata-kulesi-resimleri-01

Eminönü

İstanbul’un en kalabalık yerlerinden biridir Eminönü. Meşhur tekne de balıkçılarıyla yıllardır süren bir geleneği vardır. Balık ekmek ve şalgam suyu denize karşı yemek apayrı bir zevk. 17. yy.’da, Kanuni Sultan Süleyman’ın gelini, II. Selim’in karısı Safiye Sultan (Venedik asıllı) buraya cami yapmaya karar vermiş. Yeni cami 1663 yılında tamamlanmış ve Eminönü ve İstanbul’un en güzel yapılarından biri olmuş.

maxresdefault

Taksim

Meydan ismini, Cumhuriyet Anıtı’nın hemen arkasında bulunan tarihi su makseminden almaktadır. Osmanlı döneminde, civar semtlere su dağıtmak için şu an Taksim Meydanı olarak adlandırılan bölgeye bir maskem yapılır. Burada depolanan su, civar semtlere dağıtılır yani taksim edilirdi.  Taksim Cumhuriyet Anıtı’nın dikildiği 1928 yılında genişletilerek meydan haline getirildi. Cumhuriyet Anıtı’nın oturduğu dairesel taban, İstiklal Caddesi yaya yolunun bir parçası haline geldi. Aynı zamanda kültür, eğlence ve büyük bir alışveriş merkezi olan Taksim Meydanı ve çevresi, bugün çok sayıda mağaza, sinema ve tiyatro salonu, sanat atölyesi, sergi salonu, eğlence mekânını bünyesinde barındırıyor. Meydan ve Cumhuriyet Anıtı, milli bayramlarda tören alanı olmanın yanı sıra İstiklal Caddesi ve çevresinde zaman geçirmek için gelenlerin buluşma noktası olmaya devam ediyor.

taksimsquareistanbul

İstiklal Caddesi (Beyoğlu)

İstiklal caddesinde yürüyüp o ortamda bulunmak çok güzel. Cadde üzerindeki aralarda bulunan cafe, Restaurant ve barlar burayı eşsiz kılıyor. Her türlü zevke hitap eden bu ortamı yakalamak dünyada belki sadece burada mümkün.

img_0926

Mısır Çarşısı

Yeni Cami’nin külliyeleri içinde yer alan Mısır Çarşı’sında eskiden Mısır’dan ve özellikle Kahire’den gelen mallar ve baharatlar satılırmış. Günümüzde yerli ve yabancı turistlerin gözdesi olan mekanda yine her çeşit baharatı bir arada bulmak mümkün. İstiklal caddesi her zaman ayrı bir kültür mozaiği, ara caddeleri bambaşka bir dünya. Mutlaka keşfedilmesi gereken yerleri var, ve hiç bir zaman tamamı bitmez…

img_0927

Kapalı Çarşı

Dünya’nın En Eski ve En Büyük Kapalı Çarşısı olan Kapalıçarşı Beyazıt, Mercan ve Nuriosmaniye arasında yer alıyor. İçerisinde 24 Kapı, 5 Cami, 10 kuyu, 7 Çeşme 1 Şadırvan, 1 Mektep 1 Sebil, 4bin kadar dükkan, yaklaşık 66 cadde ve sokak buluyor. Kapalıçarşı’nın temeli 1461 yılında Fatih Sultan Mehmed tarafından yaptırılmaya başlanmıştır ancak asıl büyük bölümleri Kanuni Sultan Süleyman tarafından yaptırılmıştır. İstanbul’un kalbi olan büyük çarşıyı mutlaka ziyaret etmelisiniz.

ISTANBUL'UN KALBI TARIHI CARSILARINDA ATIYOR

Dolmabahçe Sarayı

Dolmabahçe Sarayı, İstanbul, Beşiktaş’ta, Kabataş’tan Beşiktaş’a uzanan Dolmabahçe Caddesi’yle İstanbul Boğazı arasında, 250.000 m²lik bir alan üzerinde bulunur. Dolmabahçe Sarayı’nın bugün bulunduğu alan, bundan dört yüzyıl öncesine kadar Osmanlı Kaptan-ı Derya’sının gemileri demirlediği, Boğaziçi’nin büyük bir koyu idi. Zamanla burada bazı denizcilik şölenleri yapılmaya başlanır. Bataklık haline gelmesi ile birlikte de 1800’lü yıllarda doldurulmaya başlanır ve padişahların eğlenmeleri ve dinlenmeleri için kullanılan has bahçelerden birisi olur. Cumhuriyet Dönemi’nde de birçok yabancı devlet temsilcisinin ağırlandığı sarayın kalıcı son misafiri ise 10 Kasım 1938’de hayata gözlerini yuman Mustafa Kemal Atatürk olur. Dolmabahçe Sarayı, sahip olduğu eşsiz süslemeler, mimari detaylar, el dokuması eşsiz halıları, avize işçiliği, camlı köşk, selamlık kısmı, saray koleksiyonları, hamamları ve Mustafa Kemal’in hayata gözlerini yumduğu yatağının yer aldığı odası ile yakın tarihe göz atmak adına İstanbul’da ilk gidilmesi gereken yerlerden birisidir. Dolmabahçe Sarayı 09:00-16:00 saatleri arasında ziyarete açıktır. Dolmabahçe Sarayı Pazartesi ve Perşembe günleri ziyaretçilere kapalıdır.

img_0929

İstanbul Arkeoloji Müzesi

Türkiye’nin ve İstanbul’un en eski müzesidir. İstanbul’daki Neo-Klasik mimarinin en güzel ve görkemli örneklerinden olan Arkeoloji Müzesi, ihtişamı ile son derece dikkat çekici bir mimariye sahiptir. Müze kompleksi içinde bulunan Çinili Köşk’te; 11.- 20.yüzyıl başlarının tarihini taşıyan Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait yaklaşık 2000 çini eserleri bulunmaktadır. Çinili köşkün odalarında Kütahya, Çanakkale, İznik olmak üzere çeşitli yerlerde yapılan çinilerin yapıldıkları yere göre ayrı sergilenmektedir. Bu eşsiz eserleri ve dünya tarihini görme deneyimini yaşamanızı tavsiye ederim.

img_0930

YediKule Zindanları

Bizans’a gelen önemli misafirlerin ihtişamlı bir şekilde karşılanması ve konuk edilmesi için yaptırılan Yedi Kule Zindanlarına ilk kuleler, 2. Teodosios’un oğlu tarafından dört kule, gözlem kulesi amacıyla yaptırılmıştır. İstanbul’un fethinden sonra çağı değiştiren Fatih Sultan Mehmed, yedi kule zindanlarını da değiştirip 3 kule daha eklettiği ve kulelerini surlarla birleştirirken bugünkü adına sebep olan 7 kule tamamlanmış oldu. Genç Osman’ın katledilmesi gibi tarihi olaylarda yaşanmıştır. Yedi kule zindanları devletin hazinesinin saklandığı yer olarak kullanılıyordu. Daha sonraları hapishane olarak kullanılmaya başlanırken ünlü mahkumların hapishanesi olarak biliniyordu. En ünlü mahkumu ise genç yaşta tahta çıkan ve Yedi Kule Zindanlarında yeniçeriler tarafından hunharca öldürülen Genç Osman, namı diğer 2. Osmandır. Son yıllarda özel bir şirkete kiralanan Yedi Kule Zindanlarında bir dönem konserler ve etkinlikler de düzenlenmiş olup şu an Müze olarak ziyaret edilebilmektedir.

img_0931

Rumeli Hisarı

Rumeli Hisarı, İstanbul Boğazı’nın en dar noktası olan yerde bugünkü Sarıyer ilçesi sınırlarına Fatih Sultan Mehmed tarafından İstanbul’un fethi öncesinde İstanbul’a Karadeniz’den gelecek yardımları engellemek için yaptırılmıştır. Günümüzde Rumeli Hisarı, İstanbul’un fethi sırasında Haliç’i kapadığı söylenen zincirler, top ve gülleler açık olarak sergilenmek üzere müze olarak hizmet vermektedir.
Aynı zamanda yaz aylarında Rumeli Konserleri ve çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir.

img_0932

Pierre Loti Tepesi

Haliç manzarasına sahip eşsiz bir lokasyonda bulunan tepe, adını sık sık buraya gelip tepedeki bir kıraathanede vakit geçiren Fransız yazar olan Julien Viaud’dan (takma adı ile Pierre Loti) alır. Zaman içerisinde Pierre Loti Tepesi olarak anılmaya başlanan tepenin adının değişmesi için teklif sunulsa da reddedilir. Tepe, sahip olduğu eşsiz manzaranın yanı sıra ayrıca aynı ismi taşıyan turistik tesisleri ile de bir çok kişinin uğrak yerlerinden birisi olmuştur. Pierre Loti Tepesi’nde Kahvaltı yapmak, konaklamak, yemek yemek, nargile içmek, tarihi kahvede kahve ya da çay içmek, sahur ya da iftar yapmak mümkün. Ancak birçok İstanbullu’nun, yerli ve yabancı turistin en çok merak gösterdiği şey ise Pierre Loti’de bir kahvaltı. Tepe Eyüp sınırları içerisinde Haliç’e nazır bir konumdadır.

img_0933

Adalar

İstanbul’un Anadolu yakası açıkların bulunan: Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sivriada, Yassıada, Sedefadası, Tavşan Adası ve Kaşık Adasından oluşur. Tüm adalarda; resmi araçlar dışında, motorlu araçların kullanılması yasaktır. Önceleri; bir Roma yerleşimi olan adalar; Bizans döneminde, prenslerin sürgün yeri olarak kullanılmıştır. Bu yüzden de, yabancılar tarafından “Prens Adaları” olarak biliniyor. Sirkeci’den kalkan; Şehir Hatları Vapurlarının ada seferleri: Kabataş, Bostancı ve Kartal’dan kalkan deniz otobüsleri ile ulaşım sağlanmaktadır. Ancak; Büyükada, Heybeliada, Burgazada, Kınalıada, Sedefadası iskelelerine kadar vapur seferleri bulunup, bunun dışındaki adalara özel teknelerle ulaşım sağlanır.

img_0934

Miniatürk

Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin birbirinden güzel eserleri, İstanbul’da 60.000 metrekare alanda kurulu park dünyanın en büyük maket parkıdır. Galata Kulesi, Kız Kulesi, Uludağ, Boğaziçi Köprüsü, Nemrut Dağı Kalıntıları, Mostar Köprüsü, Artemis Tapınağı, topkapı sarayı gibi birçok yapılar sergileniyor. Miniatürk girişinde size verilen biletteki barkodları eserlerin önündeki sesli makineye okuttuğunuzda size yapının özellikleri ve tarihi hakkında size bilgi veriyor. Neredeyse bir bütün gününüzü gezerek geçirebileceğiniz Miniatürk görülmeye değer. Miniatük’e ulaşmak için; Taksim’den 54 HT, Şişli’den 54HŞ, Topkapı’dan 41 ST otobüsleri ile ulaşabileceğiniz gibi, Metrobüs’te Halıcıoğlu durağında inerek 41 ST otobüsü ile ulaşabilirsiniz.

img_0935

İstanbul Akvaryum

Dünyanın en büyük tematik akvaryumudur. Köpek balıklarıyla dalış, labirentten kaçış, balıkların beslenme saati, 5D sinema ya da simülasyon bir helikopter turu ise İstanbul Akvaryum’da bir güne bile zor sığacak ve aklınızdan kolay kolay çıkmayacak aktiviteler.

img_0936

Bebek

Bebek Sahil’inden İstanbul’un güzel manzarasını seyretmek isterseniz,  özellikle hafta sonlarında yürüyüş yapmak ve Boğaz’ın güzel havasını almak için burası çok uygun bir yer. İstanbul’da yaşayan yabancıların da uğrak yeri olan Bebek’te, tanınmış bir çok restaurant ve kafe bulunuyor. Bebek Parkı’nda bir bankta oturup Boğaz’ın manzarasını seyredebilirsiniz veya yürüyüş yapabilirsiniz. Özellikle menüsü çok zengin olan Lucca mekanı, Bebek’te en sevilen mekanlardan biri. Burası her zaman çok kalabalık oluyor. Waffle sevenlerin uğrak yeri olan Bebek Waffle ve Abbas Waffle’ın önü her zaman kalabalık oluyor.

img_0937

Nişantaşı

Nişantaşı cafeleri, mekanları ve son moda mağazaları ile İstanbul’un en şık semtlerinden biri. Padişah II. Abdülhamid, Yıldız Sarayı’na taşındıktan sonra, sarayda görevli olan bir çok memur ve çalışan bu bölgeye taşınmaya başlamış ve Nişantaşı bu şekilde kurulup gelişmiş. O zamandan günümüze kadar kalmış bir çok tarihi ve güzel yapıyı burada yaptığınız yürüyüşte görmeniz mümkün. Nişantaşı ismi ise, Osmanlı İmparatorluğu’nun burada silah ve okla atış çalışmaları yapmasından geliyor. Sultanların vurdukları hedeflerin yerlerine Nişantaşları konulurmuş. Nişantaşı Gezilecek Yerler arasında bulunan Teşvikiye Camii 1854 yılında Sultan Abdülmecid tarafından yaptırılmış. Teşvikiye ismi, bu bölgede yerleşimi teşvik etmesi için verilmiş. Abdi İpekçi Caddesi, Dünya’ca ünlü bir çok mağazayı ve cafeyi bir arada görebilirsiniz. Burası, özellikle yılbaşına yakın zamanlarda sokak süslemeleri ile İstanbul’un en sevilen yerlerinden biri. Atiye sokak, Trafiğe kapalı olan bu sokakta birbirinden ünlü bir çok cafeyi ve restaurantı bir arada bulabilirsiniz. The House Cafe ve Hardal en canlı ve popüler Nişantaşı Mekanları arasında yer alıyor. City’s Nişantaşı, her istediğinizi bir arada bulabileceğiniz küçük bir alışveriş merkezi. İçersinde bir çok seçkin mağazayı bulunduruyor ve üst katlarda yemek yiyebileceğiniz bir çok mekan ve sinema salonları var.

img_0938

Kadıköy

Kadıköy’ün, İstanbul fethedilmeden önceki adı Kalkedonya’ymış. İstanbul’un fethinden sonra yönetimi İstanbul Kadısına verilmiş ve Kadıköy olarak anılmaya başlanmış. Kadıköy tarihi yapılarından daha çok eğlence ve alışveriş caddeleriyle ünlü. Hala şehrin en görkemli yapılarından biri olan Haydarpaşa Garı’nın inşaatına II. Abdülhamid zamanında başlanmıştır. 1906-1908 yılları arasında yapılan binayı Alman Mimarlar Otto Ritter ve Helmuth Cuno yapmışlardır. Haydarpaşa Garı’na adını veren ise III. Selim’in paşalarından biri olan Haydar Paşa’dır. Bir çok kereler yangından zarar gören Haydarpaşa Garı, en son 2010 yılında yanmıştır. Bu yangında çatısı ve en üst katı kullanılamaz hale gelmiştir. Kadıköy’ün simgelerinden birisi ve belki de en çok bilineni olan Boğa Heykeli, Kadıköy’e gelenlerin buluşma noktalarından biri. 1860 yılında yapılan bir savaşta Fransa, Almanya’yı yenilgiye uğratıyor. Bunun anısına Almanya’yı kızgın bir boğa olarak temsil eden bu heykel yapılıyor. Almanya ve Osmanlı İmparatorluğu arasındaki dostluğun sembolü olarak, Almanya Kralı II. Wilhelm Boğa Heykelini Osmanlı İmparatorluğu’na hediye eder. Böylece heykelin İstanbul içindeki yolculuğu başlar. Kadıköy Boğa Heykeli’nin ilk durağı Yıldız Sarayı olur. Daha sonra, Taksim Bölgesi’nde, ilk olarak Hilton Oteli’nin bahçesine, daha sonra sırasıyla şimdi Gezi Parkı ve Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nin bulunduğu yerlere konulur. 1970’li yıllarda İstanbul Anadolu Yakası’na geçen heykel ilk önce Kadıköy Belediyesi’nin önündeki yerini alır. 1990 yılında ise şimdi bulunduğu Altıyol’a getirilir. Kadıköy’ün sokaklarında gezmek ve cafelerinde oturmak ayrı bir zevk. Güzel bir İstanbul kaçamağı kadıköylr başlayanilirsiniz.

img_0939

Karaköy

İstanbul’un bankaları ve iş hanlarıyla ünlü en eski ticaret merkezlerinden biridir Karaköy. Karaköy’de, Cenevizliler, Emeviler, Bizanslılar ve Osmanlılar yüzyıllarca hüküm sürmüşler. Sokakların arasında yürürken, her an başka bir tarihi yapıya rastlayabiliyorsunuz. Osmanlı İmparatorluğu’nun finans merkezi olan Karaköy Bankalar Caddesinde bir çok görkemli ve güzel bina yan yana sıralanır. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Fransız Tüccarların mallarını sattıkları bölge şimdi Karaköy’ün en şık, en iyi ve en trend mekanlarına ev sahipliği yapıyor. Karaköy’de Kahvaltı için gidebileceğiniz bir çok mekan bulunuyor. Bunların içinde en çok sevilen ve tercih edilen yer Namlı Gurme. İstanbul’da baklava deyince ilk akla gelen markalardan biri olan Karaköy Güllüoğlu burada en çok tercih edilen yerlerden biri. Yemeden gelmeyin sakın!

img_0940

Via Port

İstanbul’un neredeyse en ucunda Pendik – Kurtköy’de bulunan Via Port, bünyesinde bulundurduğu yüzlerce Outlet mağaza yanı sıra bir çok fast food zinciri ve restorana da ev sahipliği yapmakta. Via Port’un bir diğer özelliği ise mağazaların AVM gibi kapalı kapılar ardında olmaması. Via Port’un Outlet mağazalarına şöyle bir bakmak gerekirse neredeyse her sınıf ve kategoriden marka bulmak mümkün. Vakko, Puma, Reebok, Adidas, Nike, Calvin Kline, Timberland, Lacoste, Tommy Hilfiger, Lc Waikiki, Mudo, Dagi, Beymen, Koton, Polo US, Fabrika, Ramsey, D’s Damat, Altınyıldız, Elektro World ve daha nice marka outletlerini Via Port’ta bulmak ve indirimli fiyatlardan faydalanmak mümkün.

img_0941

Vialand

Türkiye’nin ilk ve şu an için tek olan Tema Park’ı Vialand Macera Dünyası, Oyun Dünyası, Efsaneler Dünyası, Şato olmak üzere dört bölümden oluşmakta. 600.000 metrekare’lik dev bir arazi üzerinde kurulu Vialand Eyüp ve Gaziosmanpaşa Belediyeleri sınırları içerisindedir. Kocaman eğlenceli bir gün için tüm aileye hitap eden Vialand sizleri bekliyor.

img_0943

Emirgan Korusu

İstanbul Sarıyer’de Emirgan ve İstinye semtleri arasındaki Boğaz manzaralı kocaman bir yeşil alana sahiptir. Aradan geçen yıllarda pek çok kez el değiştiren ve 19. yüzyılda Osmanlı Padişahı Abdülaziz tarafından Mısır Hıdivi İsmail Paşa’ya verilen Emirgan Korusuna, 1871-1878 yılları arasında koru içinde 3 köşk yaptırılmıştır. Günümüze de ulaşan bu köşkler Sarı Köşk, Pembe Köşk ve Beyaz Köşk olarak adlandırılmaktadır. 1940 yılında dönemin İstanbul belediye başkanı Lütfi Kırdar’ın girişimiyle kamulaştırılıp park olarak düzenlenerek halka açılmıştır.

img_0942

Fransız Sokağı

İstanbul’un Beyoğlu ilçesi İstiklal Caddesi’nde bulunan Fransız Sokağı, Galatasaray Lisesi’nin arka taraflarında bulunan eski ve metruk bir sokak olan Cezayir Sokağının Fransız Sokağı olarak yenilenmesi ile günümüzde otantik ve çok bir atmosfere sahip bir sokaktır. Fransız kültürünü yansıtmayı hedefleyen Fransız Sokağı’nda, güzel cafeler, restoranlar ve sanat merkezleri bulunmaktadır. Fransız Sokağı aynı zamanda İstiklal Caddesi’nde güzel bir gün geçirmek isteyenlerin popüler uğrak noktalarından birisidir.

img_0944

Ortaköy

Ortaköy, Boğaziçi Köprüsü’nün Avrupa ayağının altında bir konumda yer alan, semtin sembolü konumdaki muhteşem camii, cami, kilise ve sinagog üçgeninde bulunan güzel ve renkli çarşısı ve canlı atmosferi ile İstanbul’un gözde semtlerinden birisidir. Ortaköy, aynı zamanda barındırdığı gözde gece mekanları, barları, güzel cafe ve restoranlara sahip boğaza nazır İskele meydanı ve kumpir dükkanları ile İstanbulluların en gözde buluşma noktalarından birisi konumundadır.

img_0945

Pera palas

Pera Palas Hotel günümüze kadar bir çok tarihi olaya ve tarihi kişiliğe de tanıklık etmeyi başardı. Cumhuriyetimizin İlanı, İstanbul’un İşgali, 1. ve 2. Dünya Savaşı ve Kurtuluş savaşına tanıklık ederken, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, Kral 8. Edvard, Agatha Christie, Kraliçe 2. Elizabeth, İsmet İnönü, Alfred Hitchcock ve Pierre Loti gibi bir çok ünlü ve tarihte iz bırakan insanlara ev sahipliği yaptı. Pera Palas Hotel’e Müze Otel özelliğini kazandıran misafir ise Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk, savaşların dönüşünde cephenin yorgunluğunu evi gibi kullandığı Pera Palas’ta atarken bir çok üst düzey misafirini burada konuk etti ve devlet ile ilgili birçok kararı da yine bu otelde aldı. Her zaman kullandığı 101 numaralı odası Atatürk’ün 100. yaş günü şerefine, Atatürk’ün özel eşyalarının da sergilendiği ve çok sevdiği renk olan Şafak Pembesi ağırlıklı dekore edildiği bir müze oda olarak 1981 yılında hizmete açıldı.

img_0946

Bağdat Caddesi

Bağdat Caddesi, sadece Kadıköyde yaşayanların değil, tüm İstanbulluların bildiği en ünlü caddelerden biridir Bağdat Caddesi. İstanbulun en uğrak ve en haraketli noktalardan biri olan Bağdat Caddesi, kafeler, fast food dükkanları ve ünlü restoran zincirlerinin şubeleri ile bir buluşma mekanı olmanın yanı sıra en ünlü markalarının yer aldığı bir alışveriş ve gösteriş merkezidir. Dünya’da alışveriş yapılabilecek 4’üncü cadde olarak gösterilen Bağdat Caddesi, binlerce mağaza ve alışverişle geçen bir günün yorgunluğunu bir fincan kahveyle atabileceğiniz kafeteryaları ile yerli ve yabancı turistleri ağırlamaya devam ediyor.

IMG_0947.JPG

Caddebostan Sahili

Caddebostan sahili upuzun sahiliyle Kartala doğru, yürüyüş yapabilir, bisikletinize binebilir, çimlere oturup piknik yaparak karşısında ki 7 adalar manzarasını izleyebilirsiniz. Ya da cafelerinde, restauranlarında kahvenizi içip, yemek yiyebilirsiniz.

img_0948

Polonezköy

Polonezköy İstanbul’a hem yakın hem de uzak sayılır. Beykoz-Ümraniye yolundan giderseniz Fatih Sultan Mehmet köprüsü, Anadolu yakası çıkışından sapın 12 km gittikten sonra buraya ulaşırsınız. Yani Karadeniz sahilinden yaklaşık 20 km ve İstanbul Boğaziçi kıyılarından ise yaklaşık 15 km uzaklıktadır. Buraya servis yapan toplu ulaşım aracı yoktur. Sadece özel araçlar ile gidilebiliyor. Polonezköy: 1842 yılında Rus ordusundaki mecburi askerlik hizmetinden kaçıp yeni bir hayata başlamak isteyen Polonyalı askerler için Lazarist Hıristiyanlardan alınan araziye kurulmuştur. İsmini, hemşerilerinin yerleşip bir köy kurma hakkı için mücadele eden Polonyalı sürgünlerin lideri Prens Adam Czartorski’den almıştır. “Adam’ın köyü” anlamına gelmektedir. 1918 yılında Polonya bağımsızlığını kazanınca bazıları ülkelerine geri dönmüştür. 1934 yılında Atatürk burayı ziyaret ettiğinde, geçimini hala çiftçilik, odunculuk ve deri eşya satışından sağlayan Polonyalılar vardı. 1938 yılında vatandaşlığa kabul edildiler. Atatürk’ün ziyareti sırasında kaldığı ev görülmeye değerdir. 19’ncu yüzyılda Franz Liszt, Gustave Flaubert ve Pierre Loti gibi ünlüleri ağırlayan Polonezköy sakinleri, 60’larda turist ağırlamak için özel misafir evleri inşa etmeye başladılar ve bu yıllardan itibaren Polonezköy sahip olduğu farklılıklarıyla turistler için cazibe merkezine dönüşmenin ilk adımlarını attı. Köyün meydanına girişte, bir kilise ve Katolik mezarlığı vardır. Bol yeşillikli bu bölgede, kır lokantaları, piknik alanları ve konaklama imkanları bulunuyor. Özellikle: Mayıs ve Haziran aylarında, en güzel günlerini yaşayan bölgede, Polonezköy Tabiat Koruma Alanı, Milli Parklar kapsamında yer almaktadır. Polonezköy’ün açık havada brunch ve köy kahvaltıları ve kendin pişir kendin ye mangal tarzı yani yemek için malzemelerinizi etinizi falan götürüyorsunuz mangal gibi ihtiyaçlar mekan sahiplerinden gibi olaylar çok meşhurdur.

img_0949

Yazar: MaydanozBlogger

Keyfiyazılarım sitesi, birçok konuya değinen ama (bildiği konuları yazan ve bilmediği şeyler hakkında biliyomuş gibi davranmayan) İçeriğinde; Film-dizi, sosyal konular, gezi, sağlık, kullandığım ürünler, teknoloji, güzellik-makyaj, kadınca, yemek tarifleri gibi konuları barındıran site Ekim 2014 ‘de kurulmuştur. Ve bu süreç gittiğimiz yerlerin resimlerini çekmekle başladı. Çok klasik oldu değil mi🙂 Zaten fotograf çekmeye de farklı yerler görüp gezip seyahat etmeye çok ilgim vardı. Ayrıca farklı konularda ki düşüncelerimi dile getirmek ve herkesin okumasını istedim. Atatürkçü, espirili, bazen asabi, ekonomi ve siyasete ilgisi olan, ruh hali dalgalı, dünyayı ve yaşamı çözemeyen ve hiç çözemeyecek olan, spor yapmayı, fotoğraf çekmeyi seven, bisiklet binmeyi, kitap okumayı seven, film izlemeyi, yeni yerler görmeyi seven, garip ama gerçek İstanbul’u çok seven birisiyim. Soru, şikâyet ya da önerileriniz için aşağıdaki formdan ya da keyfiyazilarim@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. 📸 Instagram : looktravelpics 📺 YouTube : Sütlü Çay 🏡 about me : keyfiyazilarim

Yorum bırakın